Eğitim İş Sendikası Kocaeli 2 No’lu Şube Başkanı Bülent Metin, yapılan yeni düzenlemelerle ülkede eğitim sistemi diye bir şey kalmadığını çocukların umutlarının her geçen gün söndüğünü belirterek ‘’artık gelecekten umutları yok.’’ Dedi.
Eğitim-İş Sendikası Kocaeli 2 No’lu Şube’nin Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100’ncü yıldönümünde geleneksel Cumhuriyet Bayramı yemeğinde Şube Başkanı Bülent Metin çarpıcı bir konuşmaya imza attı. Başkan Metin konuşmasında ülkenin eğitim sistemini ve geleceğini gözler önüne serdi.
“Eğitim sistemi denilen bir şey kalmamış sabahtan akşama alınan kararlar çocuklarımızın yarına olan umutlarını söndürüyor. Milli Eğitim Bakanı almış olduğu anlık ve keyfi kararlar ile ülkenin eğitim sisteminin sonunu hazırlıyor.” Diyen Bülent Metin Cumhuriyet balosunda konuşmasında şu sözlere yer verdi;
Hayli karamsar bir tablo çizdiğini kendisi de ifade eden Metin, metnin sonunu umutla bağladı: “Bu karamsar tabloya rağmen Cumhuriyet’in yılmaz bekçileri olarak bizler mücadele azmimizi kaybetmeden mücadele etmeye devam edeceğiz. Yaşasın Cumhuriyet.”
Başkan Metin sözlerine konuklara hoş geldiniz ve teşekkür, Ulu Önder Atatürk ve silah arkadaşlarına saygı ve minnet ritüeli ile başlayıp ayrıca şunları kaydetti:
“Cumhuriyetin ilanından bu yana tam 100 yıl geçti. Mustafa Kemal’in ‘Kimsesizlerin kimsesi’ olarak tanımladığı Cumhuriyet önüne çıkartılan her engelin üstesinden gelmeyi başardı, günümüzde de çıkarılacak her türlü engeli bu milletin aklı ve çalışkanlığı ile aşmayı bilecektir.
Yaşadığımız coğrafyada ülkemizi diğer ülkelerden ayıran en temel fark laik, demokratik ve hukuk devleti olarak kurulmuş olan bir Cumhuriyet’e sahip olmamızdır. Ancak görüyoruz ki günümüzde bu değerler yerle bir edilmeye başlanmış. Laik Cumhuriyet’in içini boşaltmak isteyen cemaat ve tarikatlar vakıf ve dernek maskesi altında faaliyetlerini sürdürmekteler.
Özellikle eğitim alanında artık okul öncesi öğrencilere varıncaya kadar inmiş değerler eğitimi ve ÇEDES protokolü adı altında Cumhuriyetimizin laik yapısının karşısında çalışmalar yürüttüklerini görmekteyiz.
Geçmişte yaşananlardan zerrece ders almayan iktidarın cemaat ve tarikatlara açmış olduğu alanlar her geçen gün biraz daha artıyor.
Bu cumhuriyetin yılmaz bekçileri olarak bizler yapılanların farkındayız ve buna karşı koymaya devam edeceğiz. Ülkenin demokratik iklimi her geçen gün ağır yaralar alıyor. Gazeteciler, bilim insanları, demokratik kitle örgütleri hatta milletvekilleri zorlama hukuki kararlar ile ceza evlerine gönderiliyorlar. İfade özgürlüğü hiç olmadığı kadar baskı altında. Ülkemizde hukuk sistemi yaralı, almış olduğu kararlar tartışılıyor. Bağımsız davranması gereken hukukçular büyük baskılar altında kararlar almak zorunda kalıyor.
Çalışma hayatında da işler yolunda gitmiyor, maalesef ki yıllardır bu ülkenin kalkınması için alınteri dökmüş emekliler bazen yaşa takılıyor bazen de maaşa.
Açlık sınırının çok altında 7500 TL maaş ile sefalete mahkum edilmiş durumdalar. Kamu emekçilerinin almış olduğu ücretler zorunlu ihtiyaçlarını karşılamaya yetmiyor. Açlık sınırında bir yaşama mahkum edilmişler. Gelecekten umutları yok.”
