Uluslararası Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs Gebze’de işçi sendikalarının güçlü katılımıyla kutlandı. Sendikalar, siyasi partiler, sivil toplum kuruluşlarından binlerce işçi ve emekçinin katıldığı 1 Mayıs’ta eski trafo meydanından Gölcüönüne sloganlar ve türkülerle yürüdüler. Geçmiş yıllara nazaran daha çok coşkulu ve kalabalık görüntüye sahne olan kutlamalarda, Gebzeliler yürüyen emekçilere evlerin cam ve balkonlarından alkışlarla destek verdiler.
Şehit Numan Dede Caddesinden başlayan Gölcüönü meydanında son bulan yürüyüş sonrası 1 Mayıs açıklamasını Gebze Sendikalar Birliği Dönem Sözcüsü ve Petrol-İş Gebze Şube Başkanı Eyüp Akdemir okudu. 14 Mayıs seçimlerine dair konuşan Akdemir “Grevlerimizi yasaklayan, bizleri yoksullaştıran, iş cinayetlerine seyirci kalan hükümete cevabımızı sandıkta vereceğiz” dedi.
“Bugün dünyanın her yerinde farklı dillerde, farklı sloganlarla fakat aynı amaç uğruna 1 Mayıs kutlanıyor” diyen Akdemir, “Bizleri yok sayanlar, sesimizi duymayanlar şimdi görsünler, duysunlar biz alanlardayız. Haklı taleplerimizi haykırmak, işçi sınıfının gücünü göstermek için alanlardayız” dedi.
“100 YIL ÖNCESİNİN TALEPLERİNİ HAYKIRIYORUZ”
“Ülkemizde bugün dahi 100 yıl öncesinin taleplerini haykırıyoruz” diyen Akdemir, “Bugün dahi yüz yılı aşkın süre önce 1 Mayıs gösterilerini yasaklayan zihniyet tarafından yönetiliyor ve onlara karşı mücadele ediyoruz. İşçilerin alanlara çıkmasından, seslerini duyurmasından korkanlara karşı mücadele ediyoruz. İnsanca çalışma istiyoruz. Eşit işe eşit ücret istiyoruz. Gelir ve vergi adaleti istiyoruz. İş güvencesi, iş güvenliği istiyoruz. Taşeron işçilik istemiyoruz” diye konuştu.
“HALA ENKAZIN ALTINDAN KALKAMADIK”
Son zamanlarda zor günlerden geçildiğini belirten Akdemir, “On binlerce insanımızı kaybettiğimiz depremin acısı hala taze ve içimizde hissediyoruz. Evet, ülkemiz enkaz altında. Sermaye egemenliğinin yarattığı yıkımın boyutları çok acı bir biçimde deprem felaketiyle görüldü. Rant için yapılan dönüşümlerin, sosyal devletin yıkımının ağır sonuçlarını gördük. Liyakatsizliğin ve neoliberal politikaların çürüttüğü kurumların arama kurtarmadaki yetersizliklerine, şirket gibi yönetilen asırlık kurumların deprem günlerinde çadır sattığına tanık olduk. Ve hala ülke olarak o enkazın altından kalkamadık” dedi.
“GEÇİM DERDİ İÇİNDEYİZ”
Hayat pahalılığının dayanılmaz boyutlara ulaştığını ifade eden Akdemir, işçi ve emekçilerin sorunlarını sıraladı: “Ücretlerimiz geriliyor. Geçim derdi içindeyiz. Buna karşı iktidarın uyguladığı ekonomi politikaları ise krizin tüm yükünü biz işçilerin omuzlarına bırakıyor. Çünkü işçileri değil sermaye sınıfını kollayan, onların karlılığını ve desteğini güvence altına alan politikalar uygulanıyor. İhracat rekorları kırılıyor. Şirketler karlarından tek kuruş kaybetmiyor. Biz işçiler ise ezilmeye, zorluk çekmeye, ayın başı nasıl gelecek diye dertlenmeye devam ediyoruz.”
“İSTANBUL SÖZLEŞMESİNE TEKRAR DAHİL OLUNMALI”
İstanbul Sözleşmesine dair de konuşan Akdemir, “İstanbul Sözleşmesinden çıkmak kadın cinayetlerinin artmasına, kadına şiddete sessiz kalmaktır. Kadın cinayetlerinin, istismarın durması için derhal gerekli tedbirler alınmalı İstanbul sözleşmesine tekrar dahil olunmalıdır. Caydırıcı cezalar kararlılıkla uygulanmalıdır” talebini dile getirdi.
“EYT YASASI YENİDEN GÜNDEME ALINMALIDIR”
EYT yasası çıkarılırken mağduriyetler tam anlamıyla giderilmediğini vurgulayan Akdemir, “Emekli maaş bağlanma oranlarının düzeltilmesini talep ediyoruz. Kademeli pirim sistemi devam ettiriliyor, 5000 pirim gününü tamamlayan işçiler emeklilik hakkı elde etmelidir. 3600 gün pirim ödeyen emekçilere 55 yaşında emeklilik hakları verilmiyor. 1999 öncesi staj gören işçi ve emekçilerin hakları son yapılan düzenlemede görmezden gelinmiş mağduriyetler devam ediyor. EYT yasası yeniden gündeme alınmalı ve yaşanan mağduriyetlerin tamamı vakit geçirmeden giderilmelidir” şeklinde konuştu.










