İNSANIN ZAMANA YENİLMESİ

Atanur Özgür
Atanur Özgür
4 Min Okuma

Hayatımızdan akıp giden zaman olsaydı keşke, eski güzellikler, dostluklar hatta sokaklar kalsaydı bize, hiç birinde eser yok  artık baksana şu halimize bir hırsı dünyasında gezer gibiyiz. Artık birbirini arayan soran yok bu dünyada sadece paran varsa soranın  olur yoksa bir yalnızlık  yolundasınız demektir. Peki nerde o eski günler o eski dostluklar birbirinin aç ve tok halinden anlayan insanlarımız hani derler ya insanlığın öldüğü yerdeyiz. Hayatımızı üşenir olduk ne yazık ki ne sevmeye, ne de sevdiğimizi söylemeye kimsenin kimseyi arayacak vakti de kalmadı. Malesef değerlerimizi ya kayıp ettik ya da zamana yenik düştük. Bizler şanslı kuşaklarız azda olsa büyüklerimizden örfümüzü ve geleneklerimizi bizler gösterdiler  veya aşıladılar. Şimdi ki kuşak yetinmeyi bilmeyen, doyumsuzluk felsefesiyle büyüyorlar. Hatta bizlerde mi yoksa zamanda mı bilmiyorum ama geleceğimiz saygıdan yoksun büyümekteler. Bizler yokluğun içinden gelenler olarak vaktimiz dahil her şeyin kıymetini bilen nesilleriz. Tabi ki hayat sonu belli olmayan bir yoldur, bu yolun ne zaman ne şekilde  biteceği belli değildir. Önemli olan yaşadığımız sürece insanoğlu için ne yaptık veya ne yapmalıyız. İnsan her yaş evresinde değişime uğrar derlerdi de inanmazdım. Hem fiziksel hem zihinsel olarak, çünkü hayat her zaman bizlere yeni yollar yeni arkadaşlar yeni düşünceler içerisine çekebiliyor. Önemli olan bu değişimi ne kadarına uyum sağladığımız olmalıdır. İnsanoğlu otuz beş yaş sonrası şu eğilimler içerisine girebiliyor. Hayatın anlamı ve hayata daha sıkı bağlanma gibi veya hayat meşekkatiyle stresi ile yaşamaya başlıyorsun. Hayat kavgası bedeni yormayan hatta daha çok koşturmaya ayak uydurmakla geçmeye başladığında aklımızdan şu düşünceler geçmeye başlar.

             Şimdi saçlarıma aklar tek tük düşmeye başladı “vay be, yaşlanıyorum”

dersin kendi kendine Sonra hayatımız  değişmeye başlar.Meselâ;geçmişi içinde, yani fazlalıkları atmaya alışırsın Buna en başta sana kötülük yapan insanları sonra eşyaları, çula, çaputa gençliğimdeki gibi kalmadı hevesim hepsini gözünün önünden yok edersin..Hızlı müzikler yerini ise slova bırakırsın kendini. “Sağlığım yerinde olsunlar” sarar dilimizi… Evin Camı, çerçevem pis olsun, eller ne derse desin umursamıyorum artık. Desinler diye değil, dilediğim gibi yaşamanın zevkine vardım.

Eskisi gibi insanları da dinlemiyorum. Çünkü dinlersem, yanlışlara kayıtsız kalamayacağımı biliyorum.

Zira çok yorgunum kimseye laf anlatmaya da çalışmıyorum.Herkes nasıl olsa kendi bildiğini okumuyor mu sonuçta…Haklısın diyorum geçiyorum bende.Bu arada hala hatalar yapıyorum. Sadece hata yapınca kaçmıyorum.Onunla yüzleşiyorum yani kendimle…Hatasız kul olmaz diyorum takmıyorum. Sadece eskisi gibi kimsenin kırmasına müsaade etmiyorum.Fark ettiğim anda duvar dönüp kapımı kapatıyorum.Zaten daha aza indirgedim insanlarla diyalogumu.Hayvanlara yakınlaştım. Dilsiz dostlarım onlar benim.Ben zaten geçen yıllarımda insanların dilinden çektim.O ne der, bu ne derleri gömdüm geçmişe. Aslolan benim neticede…Ve ben artık bazen yaşıma aldırmadan çocuk gibi yaşıyorum.Bazen bilge gibi…

Kısaca canımın istediği gibi…Bu hayat benim bir kereliğine geldim diyorsun.Hayat seni 20’li yaşlardaki düşüncelerden aldı, şimdi olgun ve hayatta dostlarından zarar görmüş 45’li yaşlara getirmiş.Bu yüzden insanoğlu yaşayarak tecrübe ediyor,fikirlerinden ve düşüncelerinden hatta dostlarında bile kaçmak isteyebiliyor. Yaş geçtikçe bu sefer kendin için yaşamaya,karar veriyorsun ve şunu düşünmeye başlıyorsun;

           Kendimi seviyorum demeye başlıyorsun. Kim seviyor, kim sevmiyor ilgilenmiyorsun. Ne ben kimseyi sevmek zorundayım, ne de kimse beni…Ev araba para dediğin yıllar artık  geride kalıyor .Şimdi iki dileğim var. Biri elden ayaktan düşmeden yaşamak…Diğeri takdiri ilahi tecelli edeceği gün kendi evimde, kendi yatağımda uykuda .Bu her insan gibi benimde dileğim, ama her şey Allah takdiri. Önemli olan insanın nasıl yaşadığı değil midir? Böylelikle insanoğlunun zaman kavramına  yenilmişliği ortaya çıkıyor. Her şeye rağmen gülen yüzümüz solmasın, hayatın tadını çıkaralım çünkü bu hayatı bir kez yaşayacağız. Sağlıcakla kalın dostlarım.

Bu haberi paylaş
yorum Yap