Aslında burada sizlerle yaşamımızı yönetmeyi konuşmak istiyorum. Başlıkta da olduğu gibi yönetemezsen yönetilirsin. Başkalarının fikirlerine ve beklentilerine göre bir hayat yaşamak istemiyorsan eğer ilk önceliğin hayatını yönetebilmek olmalıdır. Peki hayat nasıl yönetilir diye soranları da duyar gibiyim. Bildiğim cevapları aktarmaya başlıyorum. Koltuğunuzu dik, kemerlerinizi de bağlı konuma getiriniz. Yolculuğumuz başlıyor.
İnsan olmanın doğası gereği ilk nefes alışımızdan itibaren son nefesimize kadar süreç içerisinde yaşadığımız birçok olayı yönetmek zorunda kalıyoruz. Peki yönetmek dediğimizde ne anlıyoruz ya da neyi anlamamız gerekiyor. Sadece emir vermek ya da birilerine kızıp bağırmak mıdır yönetmek? Yoksa altında yatan derin bir felsefesi var mıdır? İlk insandan günümüze kadar ve hatta dünyanın son anına kadar bilim insanları başta olmak üzere herkes yönetmek ve yönetilmek üzerine araştırıp gelişime katkı sağlayacaktır. Zaman geçtikçe yeni şeyler öğrenirsin tıpkı bir yolculuk gibi.
Her şey önce kendini tanımakla başlar. Bu sözü birçok kez duymuş olabiliriz. Önemli olan ise bu sözü duyduktan sonra nasıl harekete geçtiğimiz ve hangi eylemleri gerçekleştirdiğimizdir. Çünkü kendini, hayallerini, hedeflerini, yeteneklerini ve yapabildiklerinin farkına varamayan insan başkalarının gözünde nasıl göründüğü ile yönetilir. Buda hayatın geneline baktığımızda ise yaşamaktan mutlu olmadığımız bir hayat karşımıza çıkmaktadır. Aslında hayat basit formüllerin bütünüdür. Burada önemli olan ise o basit formülleri doğru okuyup yerinde uygulayabilmektir. Peki insan kendini nasıl tanır. Aslında bir insanı herkes tanır ama insanı en iyi kendisi tanır. Kendini tanıma sürecinde en iyi yol arkadaşın bir kağıt ve bir kalem olmalı. Kendisini yazarak başlamalı insan. Yapmak istediklerini, yapmayı sevdiklerini, kırmızı çizgilerini, sevdiklerini, sevmediklerini kağıda dökmeli. Ve sonrada adımlara bölmeye başlamalı yapmak istediklerini. Akıllara her şeyi hemen yapmak istiyorum geldiğini de biliyorum. Bunun aslında imkansız olduğunu benden daha iyi bilende sizlersiniz. Onun için ayakları yere basan adımlarla ilerlemek her zaman iyidir. Kendisini tanımaya başlayan ve buna göre davranan insan artık kendisini yönetmeye hazır insandır. Öncesinden yapacaklarını planlayan ve bunu sürdürebilir hale getiren insan konumuna gelebildikten sonra engelleri aşmak eskisinden daha kolay hale gelecektir. Ve tabi ki de bunu başarabilen insana dışarıdan gelecek ilk tepki ise değiştin sen, sana bir şeyler olmuş, eskiden böyle değildin sen tenkitleridir. Oysa ki en sen onların tam istediği gibi, istedikleri şeyi rahatlıkla yaptırabilecekleri, kısaca yönetebilecekleri biriyken birden hayatını yönetmeye başlayan ve kendi hedefleri için mücadele eden kısacası hayatını yönetebilen bir sen olacaksın.
Asıl hayatın keyfine yönetebildiğin zaman varacaksın. Bunu nerden mi biliyorum. Hayatını yönetebilmeyi başaran onlarca kişinin ağzından duyduğum için gönül rahatlığı ile söyleyebilirim.
Haydi gelin biraz da madalyonun öbür tarafına bakalım. Karşı kıyıda neler oluyor neler bitiyor farkına beraber varalım. Sonra da oturup hangisi daha iyi birlikte karar verelim. Hayatını kendin yönetemediği düşün. Sürekli senin adına başkalarının karar verdiğini. Yapmak istediğin ya da istemediğin her şey başka biri ya da birilerinin iki dudağı arasından çıkacak sözlere bağlı olacak, onların kararlarına göre hareket edeceksin. Daha bu kadar kısımda bile nasılda sıkıcı geldi. İstediği şeyi yapamayan ve başkasının hareketlerine göre yaşamına devam eden kişinin penceresinden baktığımızda sürekli başka yerden gelecek haberi takip ederek ve ona göre hayatı dizayn etmek bana göre erken yaşlanmanın ve hayattan keyif anlamadan yaşamanın en temel sebebidir. Bu yolu tercih etmek tabi ki de insanın kendi tercihidir. Ama işin kolay yanı varken zor yanını tercih etmekte olmaz diye düşünüyorum.
Sonuç olarak şunu net söylemek lazım herkes kendi hayatından mesuldür ve hayatı kendin yönetebildiğin sürece keyfine varabileceksin. Onun için gelin bugünden itibaren hayatımızı başkalarına göre değil kendimize göre yaşayalım.