Eğitim-İş’te Bülent Metin başkanlığındaki Kocaeli 2 No’lu Şube’nin geleneksel Cumhuriyet yemeği ve balosunda genel merkezden dört yönetici; Bursa ve İstanbul’dan şube başkanları ve yöneticileri Cammekan Restaurant’ta bir araya geldi.
Genel Özlük ve Hukuk Sekreteri Orhan Yıldırım, Genel Mali Sekreter Hüseyin Selçuk, Genel Eğitim Sekreteri Suat Özkolay ve Basın Yayın Sekreteri Emine Çalık, İstanbul 3 No’lu Şube Başkanı Özer Yapal, İstanbul 5 No’lu Şube Başkanı Hakan Uzun, İstanbul 6 No’lu Şube Başkanı Yusuf Kenan Duman, Bursa Şube Başkanı Yeliz Toy, Kocaeli 1 No’lu Şube Başkanı Sabri Mutlu, İstanbul 2 No’lu Şube yönetim kurulu üyeleri Nihat Pepe ve Recep Akkoyun ve Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Bursa İl Temsilcisi Özkan Rona ve yöneticiler ile birlikte gerek Cumhuriyet’e sahip çıkma, gerekse eğitim iş kolundaki örgütlenme mücadelesinde gövde gösterisi yapılan gecede genel merkez yöneticileri ekseri tam bağımsız Türkiye mücadelesinde yollarına taviz vermeden devam edeceklerini vurguladı.
Programda açılışın ardından genel merkez yöneticileri –sırasıyla- Basın Yayın Sekreteri Emine Çalık, Genel Eğitim Sekreteri Suat Özkolay Genel Mali Sekreter Hüseyin Selçuk ve Genel Özlük ve Hukuk Sekreteri Orhan Yıldırım söz aldı. Dört genel merkez yöneticisi de Cumhuriyetimiz’in 100’ncü yılını kutlayarak, Atatürk ve silah arkadaşlarını yad ederek, tüm katılımcıları ve konukları selamlayarak başladığı konuşmasında ayrıca özetle şunları kaydetti:
“Aslında konuşmayı severim de artık Cumhuriyet konuşmayla olmuyor. Salonlardaki konuşmaları coşkuya döndüreceğiz ve ‘Cumhuriyet’i kutluyoruz’ diyemeyenlere Cumhuriyet’i anma gününe çevirenlere karşı coşkuyu daha fazla tutacağız.
Ulu önderimiz Atatürk; 1925 yılında bundan tam 98 yıl önce, ‘Türkiye Cumhuriyeti Devleti şeyhlerin, dervişlerin, müritlerin, meczupların memleketi olamaz’ demişti. Tamda bugün, 98 yıl sonra içinde bulunduğumuz bu durumun kaygılarını bize daha o zaman göstermişti.
Ancak bugün eğitim sisteminin tarikat ve cemaatler tarafından dört bir köşesi sarılmışken unuttukları bir şey var. Eğitim-İş olarak 140 bin üyemiz ve binlerce yöneticimizle birlikte alanlarda ‘laik, bilimsel, çağdaş, demokratik, kamusal ve karma eğitimden, Atatürk ilke ve devrimlerinden Cumhuriyet kazanımlarından asla taviz vermeyiz demiştik’, vermeyeceğizde. Muhtaç olduğumuz kudret için kimseden bir şey beklemeye gerek yok, damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur. Bu vesileyle Cumhuriyetimiz bir kez daha kutlu olsun. Mücadelemiz daim olsun. Yaşasın Cumhuriyet. Yaşasın Eğitim-İş.
“Öğretmen ve eğitim çalışanları örgütlenmesinde önder olan TÖBDER’in manevi mirasçısı olan Eğitim-İş kurulduğu günden bugüne Cumhuriyet’i koruma ve kollama felsefesiyle hareket etmiştir. İşte bu yüzden diğer örgütlerden ayrıştırıcı noktamız vardır. Evet, Mustafa Kemal Atatürk nasıl ‘Toroslar’da bir kıl çadırın bacası tütüyorsa umut var’ demişse işte Eğitim-İş formuna imza atmış tek bir eğitim çalışanı kalıncaya kadar da bu umut devam edecektir.
Laik, demokratik, bilimsel eğitimin yegane savunucusu olan Eğitim-İş, çağdaş bilimsel eğitim için dün olduğu gibi bugün de tüm rehber olan öğretmenleri, eğitim çalışanlarıyla bu mücadeleye devam edecektir.”
Eğitim-İş bir aile. Bugün burada 100’ncü yılımızı kutlayarak balomuzu yapıyoruz. Eğitim-İş’in koroları var. Eğitim-İş tiyatrolar yapıyor. Panel, çalıştaylar, konferanslar yapıyor. En önemlisi son bir yılda 90 bin yeni üyesiyle mücadeleyi büyütüyor. Bunda emeği olan üyelerimizin, şube başkan ve yöneticilerimizin emeğine sağlık. İyi ki Eğitim-İş var. İyi ki Eğitim-iş’liyim.
Bugün Türkiye’de öğretmenler odasında ‘Yaparsa Eğitim-İş yapar’ söyleminin sağlandığı gün geçtikçe ortada. Mücadeleyi büyüteceğiz. Büyük baskılar altındayız ancak yılmadan mücadelemizi büyüteceğiz. Eğitim-İş her yerde olacak. Daha da büyüyecek. Buna inancım tam. Yaşasın Eğitim-İş. Yaşasın onurlu mücadelemiz. Yaşasın tam bağımsız Türkiye.
Bugün, yarın bir yüzyıl deviriyoruz. Hani, ‘İki adım gidemez’ diyenler, ‘Üç yıl sonra dağılır’ diyenler, ‘Diğerleri gibi olur’ diyenlere karşı bugün Rusya –Ukrayna savaşı üzerimizde devam ederken daha dün dumanı tüten Azerbaycan – Ermenistan savaşının sonuçları bizleri beklerken, Suriye ve Irak’taki o sır belirsizliklere rağmen ve daha bir hafta önce başlayan o emperyalizmin savaş çığlıkları eşliğinde o mazlum dediğimiz sivil insanların üzerine bomba yağarken ortada yıldız gibi parlayan, insanları barış içerisinde yaşayan, birlik içinde yaşayan ve birbirleriyle kucaklaşmış bir Türkiye varsa emin olun ki bu coğrafyada bunu başarabilecek tek bir kişi vardı.
Bu yüzyıl ve nice yüzyılları, binlerce yıl önceden gören ve bu halka bu inancı aşılayan ve bugün bizlerle sizlerin içerisinde yeşeren ve bizden sonraki nesillere de aktaracak olduğumuz Mustafa Kemal Atatürk’ün o büyük ideolojisidir.
18’nci yılımızda Türkiye’nin üçüncü büyük sendikası olarak emek mücadelesinde varlığımızı sürdürürken Türkiye’nin 100’ncü yılında belki Cumhuriyet’e karşı olduğunu açıkça ilan etmekten birileri susuyorsa, korkuyorsa biliniz ki bu coğrafyada yaşayan tüm Türkiye Cumhuriyeti içerisindeki tüm Türk vatandaşlarının birlik ve beraberlik içerisinde kardeşçe, dostça, akrabalık bağlarıyla ve birbirlerini severek her gün, her ay, her yıl bunu sürdürmesinin en önemli sonucudur.
Biz bugün burada sizlerle birlikte olduğumuz gibi Türkiye’nin her yanında sizler gibi bizler gibi aynı duyguyu paylaşan, aynı sevinci ve inancı yüreğinde taşıyan o tüm milyonlara sesleniyoruz. Tam bağımsız Türkiye ilelebet, sonsuza dek yaşayacaktır.”
Bu yıl da Cammekan Restaurant’ta gerçekleşen etkinlikte sunumu bir süre önce meslekten emekliliği dolan ancak sendikal mücadeleyi sürdüren Şube Sekreteri Meral Akkaya üstlendi. Şube Başkanı Bülent Metin ve genel merkez yöneticilerinin konuşmasının ardından emekliye ayrılan öğretmenlere onurlukları verildi. Program müzik eşliğinde eğlence ve milli bayramlarımıza özel bayrak denizi şovu ile devam edip tamamlandı.
